Gözünün görebildiği en uzak dağların ardında, uçsuz bucaksız denizlerin kenarında, kuşların masmavi bulutların arasında özgürce uçtuğu, kırlarında rengarenk çiçeklerin açtığı ve şehirlerinde insanların huzur içinde yaşadığı bir ülke varmış. Öyle ki bu ülkenin iki ucundaki şehirlerinden birinin adı Kut, diğerinin ismi Erinç imiş. Bu şehirlerde yaşayan insanlar mutlu ve huzurlu bir hayat sürerlermiş. İşte bu insanlar arasında da iki eski dost yaşarmış. Birinin adı Toprak, diğerinin adı ise Deniz imiş ve her ikisi de köseymiş.
Doğru sözün önünde hiçbir şey duramaz ya, aman laf aramızda kalsın, böyle lakap olmaz olsun, hem Toprak hem de Deniz yalan söyleme konusunda çok başarılıymış. Onarın ağzından çıkan kelimelerin hangisi yalan hangisi gerçek anlayabilmek imkânsızmış. Fakat bilirsin ya, yalancının mumu yatsıya kadar yanar, zaman yalanın düşmanı gerçeğin dostudur. Kut şehrinde Deniz, Erinç şehrinden Toprak aynı lakap ile tanınır ve “Yalancı Köse” olarak bilinirmiş. Hiç kimse onların sözüne inanmazmış.
Hal böyle olunca, yıllar geçmiş bu iki eski dost söyledikleri yalanların başlarına ördüğü çoraplardan dolayı yaşadıkları şehirleri değiştirme ihtiyacı hissetmişler. Fakat bunu da kendilerinden beklendiği gibi yalan söyleyerek yapmışlar.
Günlerden bir gün, Okumaya devam et