Çizgi filmler neden bu kadar erken başlıyor?
Annem her sabah şaşırıyor. Uyumam için elinden geleni yapsa da ben kalkıp susam sokağını izliyorum. Tabi öğle uykusu için söz vererek ve bir bardakta taze süt cabası. Güneş perdelerimizin arasından yüzüme vurur vurmaz açıyorum gözlerimi.
“Kalkın! Hadi uyanın! Yeni bir gün başlıyor…”
Annemin anlattığı masallardaki karakterleri gerçek hayattan kişilerle tasvir ederdim. Ablam her zaman güzel prenses olurdu. O dünyanın en güzeli idi. Kimi zaman pamuk prenses olur, kimi zaman Külkedisi. Fakat ben ablama en çok Rapunzel rolünü yakıştırırdım. Çünkü korktuğum zamanlarda ablamın yanında uyurdum ve uyandığımda onun saçları ile oynardım. Saçları neredeyse beline kadar uzanırdı, simsiyahtı. İşte bu yüzden her sabah onun uzun saçları ile oynamayı severdim. Düşünsenize, sabah uyanmışsınız ve yanı başınızda Rapunzel uyuyor.
Annem iyilik perisi olurdu. Babamı Robin Hood olarak hayal ederdim. Büyük Abim, Alâeddin olurdu. Uçan halısı ile uzak diyarlara giderdi. Küçük abim Peter Pan idi, onun haylazlıklarından bıkmıştım.
Herhalde dünyanın en mutlu çocuğu benim!
Okumaya devam et