Bu yazının ilk cümlesini yıllar öncesinden kurgulamıştım. İlk cümleyi yazıp geri kalanını yolculuğumun sonunda tamamlayacağımı düşünüyordum. Endülüs’e gerçekleştirdiğin bir gezi için bir yazı yazacaksın, bu yazıya hangi cümle ile başlarsın?
“Şimdi Gemileri Yakın”
Bir Endülüs Ağıdı
Havaalanına vardığımda gün daha yeni ağarıyordu. Pasaport işlemleri falan derken kendimi çıkış kapısının önündeki banklarda oturuyor buldum. Daha vaktim vardı ve bizim kafile yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Çantamdan Ziya Paşa’nın “Endülüs Tarihi” isimli kitabını çıkardım ve okumaya başladım.
Başkenti Şam olan Emevi Devleti’nin Afrika Valisi Musa bin Nusayr Kuzey Afrika’nın tamamına yakınını ele geçirdikten sonra berberi olarak yanında çalışan Tarık bin Ziyad’ı komutan olarak başına koyduğu yaklaşık 7000 kişilik bir birliği Avrupa’ya gönderdi. Tarık bin Ziyad kıyıya çıktıktan sonra askerlerine gemileri yakmalarını emretti ve “İşte eğer sabır ve sebat ederseniz muzaffer olup Endülüs’ü fetih edersiniz. Yok, eğer kaybedersek bu topraklarda ölürüz. Kimse geri dönmeyi düşünmesin.”
Tarık bin Ziyad çok büyük bir başarı elde ederek askerleri ile birlikte efsanevi bir zafer elde etti. Onun açtığı yoldan Musa bin Nusayr çok daha kalabalık bir ordu ile geldi ve kısa bir süre içerisinde Endülüs Müslüman sancağının sallandığı bir kara parçası haline dönüştü.
Şimdi gemileri yakın, cümlesi bu yüzden bu kadar anlamlı. Hayalleri olan ve hayalleri doğrultusunda yaşamayı göze alabilen her can için gemileri yakma vaktidir. Kaybedilen veya tereddüt ile geçirilen her an kıymetli ve geri getirilemez. Gemiler yakıldığı zaman Sevilla – İşbiliye, Cordoba – Kurtuba, Granada – Gırnata, Malaga – Malaka ve Andalucîa – Endülüs olur. Gemiler yakıldığı zaman Cebeli Tarık olur… Okumaya devam et