Kalbin huzursuz olduğu zaman hayatının her alanında huzursuzluk hissediyorsun. Bedenini trafiğin en yoğun yerinde yapayalnız, kalbini kalabalık caddelerde terkedilmiş, ruhunu bir antikacı dükkanında rehin bırakılmış hissediyorsun; sanki insanlar hep ayağına dolanıyor ve senin kuyuna taş atmaya çalışıyorlar; sanki elini hangi işe atsan ters gidiyor ve kulakların uğulduyor ama sesleri duyamıyorsun; sanki aldığın her nefes zehir zıkkım, dokunduğun her nesne cüzzamlı oluyor.
Sakin ol.
Dünya sadece senin etrafında dönmüyor.
Gözlerimi kırptım ve kendime gelmeye çalıştım. Biran nerede olduğumu ve ne yaptığımı düşündüm. Sanki bir önceki dakikaları bu bedenin içindeki farklı bir ruh yaşamış gibi, bir kitabın içindeki küçük bir pasajı okur gibi hissettim. Hiçbir şey hatırlayamadığımı, gökyüzünden bir meteor gibi düştüğümü ve o an yaşamsal aktiviteye başladığımı düşündüm.
Bu bacaklar, yaba gibi ayaklar, tüylü eller ve geniş omuzlar; hepsi şu kalbin mi? Okumaya devam et