“Öyle güzel gülmelisin ki, insanlar seni ağlatmaya utanmalı.” (G. G. Marquez)
Gözlerini kapa, sonra bir süre bekle, gözlerini aç. Geçen zaman içinde zihninden geçen ilk düşünceyi yaşamayı dene. Olmuyorsa, bir daha dene, bir daha. Yine olmuyorsa yine dene…
Hayat denemelerimizden ibaret; doğrularımızla, yanlışlarımızla, eksikliklerimizle, fazlamızla… Ne zaman denemekten korkarsak yaşamın anlamını yitirmeye ve gerçekliğin köşeli parantezi içinde yaşamaya başlarız. O köşeli parantez bizi nefes almaya zorlarken koklamamıza, dokunmamıza, duymamıza, tatmamıza veya hissetmemize engel olur. Bilinenin, keşfedilenin ve sınırları çizilenin dışında hiçbir şey olmadığını düşündürür. Eğer zorlarsak ya da parantezi biraz genişletmeye çalışırsak başımıza bir belanın geleceğini hissettirir. Bu yüzden denemekten çekiniriz. Hiç rastlaşmadığımız, daha önce hiç tanışmadığımız bir tehlikenin var olabileceğinden ve başımıza bir bela açabileceğinden çekiniriz.
Bu şekilde yaşadığımız gerçekten yaşamış olur muyuz?
Yaşamdan beklentimiz sadece nefes almak mı? Okumaya devam et